top of page

 

Lütfen yorumlarınızı, önerilerinizi veya düzeltmelerinizi iletmekten çekinmeyin.

Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı


sağ kalan eşin mirasçılığı, miras, muris, boşanma

Sağ kalan eşin mirasçı olabilmesi için miras bırakanın ölümü anında resmi bir evliliğin bulunması gerekir. Ölüm anında evlilik ilişkisi sona ermişse, sağ kalan eş mirasçı olamaz. Sona ermenin ne şekilde gerçekleştiğinin önemi yoktur. (Evlilik iptali, ölüm, gaiplik…)


Miras bırakan aksini öngörmemişse, eski eşi lehine yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflar hükmünü yitirir (TMK m. 181/I). Eş lehine yapılmış olan sağlar arası kazandırmalar ise kural olarak boşanmadan etkilenmez.


Ayrılık kararı ya da ayrı yaşama hâli sağ kalan eşin mirasçılığını olumsuz yönde etkilemez (TMK m. 171-172).


Evlenmenin mutlak veya nisbî butlanla sakat olması, evlilik iptal edilmedikçe, eşlerin mirasçılığını etkilemez (TMK m. 156). Çünkü bunlar için bir mahkeme kararı gereklidir.


Butlan davası devam ederken veya iptal kararı verilmiş ancak henüz kesinleşmemişken eşlerden biri ölürse, sağ kalan eş mirasçı olabilir mi?


Madde 159- Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. (ne mutlak ne de nisbi butlan davası açılamaz.) Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.


Bir evlilik ölüm nedeniyle sona ermiş ise bitmiş bir evliliğin boşanma davasının konusu olması mümkün değildir. Ancak ölüm olayından önce açılmış bir dava var ise hukuki yararı bulunan mirasçılar davayı sürdürebilir. Nitekim burada dikkat edilmesi gereken husus söz konusu evlilik aslında ölümle sona erdiği için devam edilen bu boşanma davasında verilen hüküm tespit niteliğindedir. Yani aslında burada sağ kalan eşin mirasçı sıfatına haiz değildir.


Boşanma davası devam ederken veya boşanmaya karar verilmekle birlikte karar kesinleşmeden eşlerden biri ölürse, sağ kalan eş mirasçı olabilir mi ?


---TMK m. 181: Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.


Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.


Mirasçılar ancak açılmış bir butlan davası olması durumunda davaya devam ederler. Mutlak butlanla batıl olduğu tespit edilirse eğer sağ kalan eşin mirasçılık sıfatı değişir.


Boşanma davası devam ederken eşlerden birisinin öldüğü durumlarda davacı eş boşanma kararı verilmeden önce ölmüşse ; evlilik ölümle sonuçlanmış kabul edilir. Bu durumda boşanma davası konusuz kalır ve mahkeme boşanmaya hükmedilmesine yer olmadığına karar verir. TMK m. 181/2’ye göre mahkeme mirasçılara davaya devam etmeyi isteyip istemediklerini sorar, bunun için de kesin bir süre verir. Mirasçılar yanıt vermezse davanın konusuz kaldığı söylenir. Tek bir mirasçı bile davaya devam etmek isterse alınacak karar bütün mirasçıları etkiler. Bu aşamada mahkeme hangi eşin kusurlu olduğuna dair saptama yapmalıdır. Burada boşanma davası bir inşai dava niteliğine sahip olmaktan çıkıp bir tespit davasına dönüşür ve buna göre hüküm tesis edilir. Boşanma kararı kesinleşmeden önce ölen eş, boşanma kararı aleyhine kanun yollarına başvurmuş ancak bu sırada ölmüş olması durumunda Yargıtay ve BAM eşin ölmüş olması nedeniyle karar vermeye yer olmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozar. Yerel mahkeme yine TMK m. 181/2 doğrultusunda inceleme yapar. (kesin süre) Davaya devam edilmesi halinde, boşanmaya hükmetmez ama kusuru tespit eder.


Cana kast (TMK m. 587), zina, pek kötü muamele, terk gibi sebepler aile görevlerini yapmama olarak kabul edildiği için mirastan yoksunluk sebebidir. Doktrindeki bir görüşe göre davacı eş ölmüşse, davalı eş ıskat edilmiş sayılmalı, davalı eş buna ilişkin karşı dava açmaması halinde ölen eşine mirasçı olmamalıdır. Doktrin ve Yargıtay uygulaması da bu şekildedir. (TMK 181/2'ye dayanılarak açılan davalarda)


Sorun TMK m. 163’e dayalı dava açıldığında ortaya çıkmaktadır. Çünkü TMK 163 kusura dayalı boşanma sebebi değildir. Bu durumda, Doktrin ve Yargıtay görüşü kusura dayalı olmayan boşanma sebeplerinde TMK m.181/2'nin uygulanmaması yönündedir. Çünkü ortada tespit edebilecek bir durum yoktur.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page