top of page

 

Lütfen yorumlarınızı, önerilerinizi veya düzeltmelerinizi iletmekten çekinmeyin.

Boşanma - Avukat Enes TEKER & Mersin


Boşanma - Mersin Avukat. Akdeniz, Anamur, Aydıncık, Bozyazı, Çamlıyayla, Erdemli, Gülnar, Mezitli, Mut, Silifke, Tarsus, Toroslar, Yenişehir.
Boşanma

Zina, Hayata Kast, Pek Kötü Muamele, Onur Kırıcı Davranış, Küçük Düşürücü Suç İşleme, Haysiyetsiz Hayat Sürme, Terk, Akıl Hastalığı, Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması, Boşanma Hususunda Anlaşma, Ortak Hayatın Kurulamaması ve Fiili Ayrılık.


Boşanma, evlilik birliğine hakim kararı ile son verme olarak tanımlanabilir. Evlenmeyi sona erdiren normal hal boşanmadır. Zira ölüm, gaiplik ve cinsiyet değişikliği hallerinde de evlilik sonlanır. Hukukumuzda boşanma ancak hakim kararı ile gerçekleşebilir. Tek taraflı irade açıklamasıyla boşanma gerçekleşmez. Boşanma bozucu yenilik doğuran bir dava ile ileri sürülmelidir. Boşanmanın özel sebepleri zina, hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış, küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır. Boşanmanın genel sebepleri ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşlerin boşanma hususunda anlaşmaları ve ortak hayatın kurulamaması ya da fiili ayrılıktır.


Zina


Mutlak kusura dayalı özel bir boşanma sebebidir. Zina halinde kişi özel boşanma nedeni olarak zinaya veya zina nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel boşanma sebebine dayanarak dava açabilir. Kişi aynı davada her iki sebebe de dayanabilir. Zina sebebiyle boşanma davası açmada hak düşürücü süre vardır. Zinanın öğrenildiği tarihten itibaren altı ay, her hâlükârda zinanın gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde zinaya dayalı boşanma davası açılmalıdır. Zinanın ispatı oldukça zordur. Bu nedenle genel olarak zinanın yapıldığına yönelik olay ve olgularla hakimde kanat uyandırıldığı takdirde zina sebebiyle boşanma kararı alınabilir. Zina sebebiyle boşanma halinde mal rejiminin tasfiyesi davasında hakim zina yapan eşin artık değerdeki pay oranının azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.


Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış


Hayata kast, eşin diğer eşi öldürme niyetini bazı fiillerle ortaya koymasıdır. Pek kötü muamele kişinin maddi varlığına yönelmiş her türlü saldırıdır. Onur kırıcı davranış ise kişini şeref ve hasiyeti gibi manevi değerlerine yönelik saldırıdır. Pek kötü muamelede tek bir kötü muamelenin gerçekleşmesi yeterlidir. Gerçekleştirilen fiilin kasten yapılması gerekir. Ayırt etme gücünden yoksun bir kişinin bu fiilleri işlemesi boşanma kararı vermeye yetmez. Tabi ki de kişi ayırt etme gücünü kasten kaybederse boşanma kararının verilmemesi söz konusu olmaz. Onur kırıcı davranışın boşanma davasını dayanak yapılabilmesi için pek kötü muamelede olduğu gibi fiilin sürekli bir nitelik taşıması gerekli değildir. Her üç nedene dayalı boşanma davası fiilin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde ve her hâlükârda fiilin işlendiği tarihten itibaren beş yıl içerisinde açılmalıdır.


Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme


Küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmenin ikisi de kusura dayalı, özel ve nisbi boşanma sebebidir. Küçük düşürücü suçun evliliği çekilemez hale getirmesi gerekir. Küçük düşürücü suç ile ilgili herhangi bir mahkûmiyet kararının olması gerekmez. Küçük düşürücü suçun işlenmesi yeterlidir. Hangi suçların küçük düşürücü suç olduğu toplumdaki anlayış göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir edilir. Haysiyetsiz hayat sürme olarak kumarbazlık, ayyaşlık, randevu evi işletme, hayat kadını olarak çalışma vs. kabul edilmektedir. Bunların kanunun ifadesi ile devamlı olması gerekir. Küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmenin evlilik aşamasında bilinmemesi ve sonrasında öğrenilmesi durumunda kusursuz olan ve evliliğe devam etmek istemeyen eş evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma davası açabilir veya hata ve hileden dolayı evliliğin iptalini isteyebilir. Küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmeye dayalı davada hak düşürücü süre fiilin öğrenildikten sonra altı ay, fiilin gerçekleştiği vakitten itibaren beş yıldır.


Terk


Terk mutlak, kusura dayalı ve özel bir boşanma sebebidir. Ortak konutu terk eden kişinin bu eyleminin haklı bir sebebe dayanmıyor olması gerekir. Terk nedeni ile boşanmanın sağlanabilmesi için terk eyleminin en az altı ay sürmesi gerekir. Bu süre dolmadan terke dayalı boşanma davası açılamaz. Boşanma davası açmadan önce terk eden eşin iki ay içinde ortak konuta dönmesi için ihtar çekilmiş olması, ihtarın samimi bir şekilde yapılması, ihtarda dönmemenin sonuçlarının yazılı olması ve çekilen ihtara rağmen eşin ortak konuta dönmemiş olması gerekir. İhtar en erken terkin gerçekleşmesinden itibaren dört ayın tamamlanmasından sonra çekilebilir. Kısacası ihtardan önce dört aylık sürenin ihtardan sonra da iki aylık sürenin geçmiş olması gerekir. Yargıtay'a göre iki aylık süre çekilen ihtarın ortak konutu terk eden eşe tebliğinden itibaren başlar. Terke dayalı boşanma mutlak bir boşanma sebebi olduğundan bahsedilen şartların gerçekleştiğini gören hakim boşanma kararı vermek zorundadır.


Akıl Hastalığı


Akıl hastalığı özel, nisbi ve kusura dayanmayan bir boşanma sebebidir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için akıl hastalığının evlilik sırasında var olması, akıl hastalığının iyileşmeyeceğinin resmi sağlık kurul raporuyla tespit edilmiş olması ve akıl hastalığı sebebiyle diğer eş için ortak hayatın çekilemez hale gelmesi gerekir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanmada herhangi bir hak düşürücü sure yoktur. Yukarda yazılı üç şartın devam etmesi koşuluyla akıl hatalığına dayalı dava her zaman açılabilir.


Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması


Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olarak boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasının en az eşlerden biri için ortak hayatı sürdürmesi beklenemeyecek derece olması ve davalının, davacının daha kusurlu olduğu itirazını ileri sürmemiş ya da ileri sürülen itiraz kabul edilmemiş olmalıdır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması şartından anlaşılması gereken fikir ve duygu ayrılığının meydana gelmesidir. İkinci şart bakımından davalı eş evlilik birliğinin sürdürülebilir olduğunu ispatlarsa boşanma kararı verilmeyecektir. Üçüncü şartla evlilik birliğini temelinde sarsılmasında eşlerin kusurlu olduğu aranmaz. Ancak davalı eş, davacının kendisinden daha fazla kusurlu olduğu defi 'sini ileri sürüp bunu ispatlarsa hakim boşanmaya karar veremeyecektir.


Boşanma Hususunda Anlaşma


Anlaşmalı boşanma mutlak ve genel bir boşanma sebebidir. Kanunda var olan şartların gerçekleştiğini gören hakim boşanmaya karar verir. Anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, boşanma için eşlerin birlikte mahkemeye başvurmuş olması veya bir eşin, diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesi, hâkimin tarafları bizzat dinlemesi ve tarafların yapmış oldukları anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunması gerekir. Hakimin tarafları bizzat dinlemesi şartı tarafların iradelerini serbestçe açıklayıp açıklamadıklarını kontrol etme amaçlı vardır. Hakim, anlaşmada tarafların ve özellikle çocukların menfaatini koruma amaçlı değişiklikler yapabilir. Anlaşmalı boşanmanın reddedilmesi halinde taraflar bu veya kanundaki diğer boşanma sebeplerine dayanarak tekrar boşanma davası açabilir.


Ortak Hayatın Kurulamaması veya Fiili Ayrılık


Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.


Şartlar:


- Daha önce herhangi bir boşanma sebebine dayanılarak açılan davanın reddedilmiş olması

- Boşanma talebinin reddi kararının üzerinden üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın kurulamamış olması

- Eşlerden birinin boşanma davası açmış olması


Yetkili ve Görevli Mahkeme


Boşanma davasında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya boşanma davasının açılmasından önce son defa altı ay birlikte oturulan yer mahkemesidir. 4782 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ‘un 4.maddesine göre asliye hukuk mahkemesi derecesinde olan Aile Mahkemesi görevli mahkemedir. O yerde aile mahkemesi yok ise asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page